12 Mayıs 2010 Çarşamba

İlk adım...

Eveeet ey okuyucu, okusan da okumasan da ben yazmaya çalışacağım, niyesi; rahatsızım. Terapi mahiyetinde tavsiye üzerine burada beni sinir eden, kızdıran şeyleri yazacağım. Güzel şeylerden de bahsedebiliriz tabii ki, ama onun yeri ayrı olur heralde. Geçelim bugün kü sinirimize (İlk olacağından; nereden başlayacağıma çok zor karar verebildim) Çok genel, hatta klişe denilebilecek bir durum. Kız-Erkek ve flört.

Kadınların kaçması, heriflerin peşlerinden koşması. Acaip bir illet, pis, iğrenç bir vaziyet! Sen aklı başında, hayatın genel olarak nasıl birşey olduğunun farkına varmış uslu uslu takılan hala genç olarak addedilebilecek birisin, kısmen mutlusun da. Derken hiç birşeye bir niyet belirtmezken kızın biri dikiliverir karşına. En fazla "Mrb. ben şu, şu işi yaparım, güzel dansederim, hah hahah". Tamamiyle beklemeksizin, ağırlaşmış ruh halinin etkisiyle rahatsınız, hatun güzel olsa da yazmak, asılmak kabilinden bir moda girmiyorsunuz. Herşey buraya kadar güzel... Ha bu arada bu durumlarda birkaç kıza da söylemiş olduğum bir laf var, pek beğenirim.

" Yaa sen pek güzelsin, şirinsin, Hoşsun -yani hoşlanıyorum- ama tabii ki bu seninle bir ilişki içinde bulunmak gibi bir isteğim olmasını gerektirmez, değil mi canım?"

Birini hoş bulabilirsiniz, size hoş gelebilir ama illa onunla bir başka boyuta geçmek zorunda mıdır insan? Maalesef pek çok hemcinsim (Ben de önlenemez bir şekilde böyle bir süreçten geçtim) Allah ne verdiyse yükleniyolar ha bire. Gelişimin bir sürecinde normal ama o süreç de çok kısa bir süreç. (Ben de biraz geç oldu ama 6 ay falan sürmüştür) Onun haricinde, ne kadarrrr öküzlemesine bir rahatsızlıktır ki bu, duramazlar. Her daim birine asılmak zorunda hissederler kendilerini. Neyse bu süreci atlatmak lazım gelmeli, atlatamayan için kızlar ne yapsa ne dese yeridir. Neyse biz böyle olmayan normal biriyiz şimdi he mi? Soora kızın biri görünür ve bu sağlim halinizi alır götürür ve delirtir sizi. Hakkaten acaip zevk alıyolar heralde! Nitekim böyle birşey geldi başıma. Epeydir de ne olduğu belli olmadan mallamacasına devam ediyor. Biz kimiz, aramızda gerçekten birşey var mı, hoşlanmak var mı varsa bu işin neresinde, yoksa sadece basit bir arkadaşlık mı? Bi mok bildiğim yok, ulen insan hiç mi birşey bırakmaz içinden? Sonra kendine bir soruyosun, Oğlum Balık diyosun, " len bırak ne uğraşıyon Allaaan manyağıylan, kendini tribe sokuyosun. Bırak serin dur biraz, o gelsin, o arasın!"

Yok yok, olmuyo öyle de, bu sefer de çıt çıkmıyor, ne iş bu kardeşim? Sadece bu değil, eyvallah deyip sarılıyosun telefona; çok da güzel konuşuyor, sanki araya 1 hafta girmemiş gibi günlük hayatından bahsedebiliyor, aranızdaki meseleye dair imada bile bulunmuyor. "eeeeeee" diyorsun, 1 saat konuştuktan sonra bakmışsın aklında kalan birşey yok. Ne konuştuk lan diyosun sonra! Büyüüüüük bir boşluk. Senin tepen atıyor, yeter diyorsun, sonra gene alakasız bir yerde acaip bir sıcaklıkla karşına çıkıveriyor, Bir öyle bir böyle bir öyle bir böylebir öyle bir böyle...
Sonuç olarak sinir hastası olmaya hergün biraz daha yaklaştırıyor bu durumlar beni, müdahil olduğum ve beni entkileyen etraftaki olayları çözemezsem, anlamlandıramazsam kafayı yiyorum.

El amaaaaaan arkadaşlar, yar bana bir akıııııııl.....

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara